FÖŞ yazdı:  Reis aşkının sonu ya IMF, ya kriz – 2022

Perşembe günü Hazine %9,5 faizle 2,25 milyar dolar borç aldı. 3 defa ihale istenmesi doğaldır. Çünkü aynı vadeye sahip ABD devlet tahvilleri üzerinden 400 baz puan risk primi sunuyor. Hazine dış kredi birimi, gelişmekte olan piyasalarda güzel koktuğu ve risk iştahı yüksek olduğunda ihraç edeceği için tüm küresel tahvil fonları tarafından değerlendi. Ancak TCMB’nin döviz rezervleri tükendiği için artık o lüksü yok. Döviz rezervleri yılın başından bu yana 10 milyar dolar kadar düştü. Gelecek hafta Suudi yardım kuruluşuyla 5 milyar dolar artacak, ancak aylık 10 milyar dolarlık cari açık rezervlere veya herhangi bir şeye bağlı değil.

Salı günü Şubat ayı nakit bütçe açığı açıklandı. Ne kadar biliyorsun? Tam 140 milyar TL.

İlk iki ayda 170 milyar TL açık. Bu harcamalar deprem nedeniyle henüz patlamadı, bunun etkisini Mart verilerinde göreceğiz. Ana rejim ne kadar çok oy kaybederse o kadar çok harcıyor. Bu hızla 2023 bütçe açığı 1 trilyon TL’yi aşıyor veya milli gelirin yüzde 6’sına çıkıyor.

Reis kazanırsa bütçe disiplini seçimden hemen sonra döner demeyin, dalga geçersiniz. Esas seçim Mart 2024’te yapılacak olan yerel seçimdir. AKP büyük şehirleri iyi yöneterek iktidarda kaldı.

Reis 2024 yerel seçimini kazansa da deprem hasarı 100 milyar dolar olduğu için masraflar durmuyor. EBRD’den sonra Birleşmiş Milletler Kalkınma Örgütü (UNDP) de 100 milyar dolar zarar tahmininde bulundu. Dünya Bankası daha önce 34 milyar dolar fatura kesmişti ama raporu okuyunca nihai maliyet 68 milyar dolara yükselebilir.

Daha depremden önce bütçe açığı patlamışken bu masraflar nasıl karşılanacak? İlk olarak, ek vergiler muaf tutulacaktır. Bu hafta kalın bir petrol yığınını şirketlere parçalamak için bir operasyon vardı. Bu yıl 100 milyar TL ek kurumlar vergisi ödeyecekler. Yine her türlü kamu borcu af oluyor ve hazine muhtemelen bundan 20-30 milyar TL tahsil edecek. Reis kazanırsa devlet servet vergisinden satış vergisine kadar her konuda bizi kucaklayacak. Likör dumanı kuzu pirzolasından daha pahalı olacaktır. Yine doğalgaz, elektrik ve akaryakıta ek vergiler getirilecek.

Ama bu yeterli değil mi? Hükümet asla fazladan 100 milyar dolar vergi toplayamaz. Her halükarda giderler 100 milyar doları kat kat aşıyor. İşte nedeni:

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, İstanbul’daki riskli yapılar hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Kurum, İstanbul’daki yapı stokunu incelerken 1 milyon 500 bin konutun dönüştürülmesi gerektiğini söylüyor. Fiyatı ne kadar? Bilinmez çünkü 20 yıldır iktidarda olan bu rejim oturup plan yapmaya bir saniye bile ayırmadı. Ama maliyeti bilinmiyorsa nasıl finanse edilecek? Çok kolay: “Yapılacak konutlara yapılacak mali desteği Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklayacağını söyleyen Bakan Kurum, “Bakanlıklarımıza mali desteğimizi, kira desteğimizi ve taşınma sürecine desteğimizi sürdüreceğiz” dedi. Burada. Kimseyi mağdur etmeden hep birlikte yapacağız. Yani vatandaşlarımız da bu sürece dahil olacak” dedi.

Devlet bu tür harcamaları vergilerle finanse edemiyor çünkü halk isyan ediyor. O zaman ne yapacak? Çok basit, önce iç borçlanma, sonra para basımı. Maalesef iç borçlanmanın önü kapandı diyebiliriz. Çünkü 2022’de faiz giderlerinin toplam vergilere oranında şok edici bir artış var:KKM dahil faiz giderleri Vergi gelirlerine oranı 2022’de yüzde 17,1 oldu. Yani devletin topladığı 100 liralık verginin 17 lirasını faiz ve KKM giderleri oluşturdu. Faiz giderlerinin bütçe içindeki payı beş yıl önce yüzde 8,4’e düşerken, 2022’de KKM dahil edildiğinde yüzde 13,7’ye yükseldi. KKM’nin 2022’deki toplam maliyeti 92,5 milyar lira oldu” dedi.

2022 yılı boyunca yüzde 10-15 faizli devlet tahvilleri bankalara atıldı ama faiz maliyetleri/vergiler yeniden arttı. Bu negatif reel faiz dönemi bir kur kriziyle sonuçlanacağı için uzun sürmeyecek. Enflasyonla mücadele için faiz oranı yıl sonu TÜFE tahmini olan %50’ye çıkarsa bütçe ne olur biliyor musunuz?

Hazine ve Maliye Bakanlığı’na göre 30 Eylül itibarıyla Türkiye’nin brüt dış borç stoku, Avrupa Birliği (AB) genel kamu borç stoku 4 trilyon 351 milyar lira ve bu rakamın milli gelire oranı yüzde 34,8 olarak kayıtlara geçti” dedi.

Bu rakam muhtemelen Şubat ayında 5 trilyon TL’ye ulaştı. %50 faizden yıllık harcaması 2,5 trilyon TL’dir. 2023 bütçesine göre toplam harcama yaklaşık 4,5 trilyon TL olacak.

Türkiye’nin mali krizi adım adım nasıl atlattığını görmek kolay ama sarayın gözü kör. Bu kötü kura dur demek yerine yaraya tuz basan bir kur politikası var. TL son 10 yılın ortalamasına göre aşırı değerli değil ama son 2 yılda bu değer arttı. İhracatçı, pazar payını korumak için işletme sermayesini tüketiyor ve yerli üretim yerine ithal ikamesi başlamak üzere. Döviz kuru çıpasının yerini makul bir devalüasyon ve daraltıcı ekonomi politikası almazsa cari açık kontrol altına alınamaz. Ancak bu aşamada çok yüksek faizler uygulamadan, büyük krediler ve yurt dışından gelen sıcak paralar olmadan döviz kurunun serbestleştirilmesi enflasyonist yıkıcı etki yaratacaktır.

Bu karmaşadan kurtulmanın tek bir yolu var. Hemen IMF ile yardım görüşmelerine başlayın. Standby, TCMB’ye yüksek miktarda döviz rezervi enjekte ederek, faiz indiriminin istikrar bozucu etkilerini ortadan kaldırmaktadır. Yüksek faiz politikası ile birleştirilirse “Liraizasyona” da yardımcı olur.

Bir anlamda Türkiye’nin IMF garantisi altındaki dış borcu, kredi notunu yükseltmekte, sıcak para ve kredi girişlerini artırmaktadır. En önemlisi, IMF sayesinde deprem giderleri için ihtiyaç duyulan fonların önemli bir kısmı Dünya Bankası, Asya Kalkınma Bankası, IFC, EBRD gibi uluslar üstü kuruluşlardan ve Türkiye’den özel dolar ve avro cinsinden deprem eurobondları yoluyla temin edilebilmektedir. ulaşmak için

Erdoğan ve Bahçeli yine kazanırsa bu çözümleri düşünmeyecekler bile. Türkiye bu kış bir ödemeler dengesi krizine giriyor. Yani yine 2001’de yaşıyoruz.

Sadece siyasi değil ekonomik kaderimizi de sandık belirleyecek.

GÖNDERMEK

Umarız ilginizi çekebilecek güzel bir içerik sunabilmişizdir.

Yorum yapın