Türkiye yaşadığı acılarla hesaplaşamadan depremden sele dönüşüm konusu yeniden tartışmaların odağı oldu. Aslında bu konudaki çalışmalar gömülü ortamlarda büyük bir fırsat olarak sunuluyor.
O olay neydi? Sunulan kredi imkanları ile binaların inşaat ve dönüşüm ilerlemesi. Yanlış mı? Hayır… Ama çok kısa. Bu da meseleyi sadece binaların yenilenmesi olarak görmekten başka bir vizyon olmadığını bir kez daha gösteriyor.
Diyelim ki istenilen kaynak bulundu ve biz binalarımızı yeniledik. Sorun bitti mi? Ne yazık ki, bitmiyor. Biz meseleyi sadece inşa etmek veya inşa etmek üzerinden algıladığımız sürece ne dertler ne de acılar bitmez.
Çünkü orada da pozisyonumuzu değiştirmiyoruz. Tüm inşaat ve kalite sorunlarına rağmen aynı yerde aynı binayı daha sağlam hale getirmenin yollarını arıyoruz. Sorun burada başlıyor.
Çünkü bir noktada dönüşümden söz edebilmek için önce ruhsal dönüşümün tamamlanması gerekir. Eğer konuyu şehir bilimcilere, şehir plancılarına, mimarlara, mühendislere havale etmezseniz en iyi ihtimalle binalara zarar verirsiniz.
Bugüne kadar dış ülkelerden elde ettiğimiz milyarlarca doları toprağa gömdük. Neye benzediği belli olmayan binalar inşa ettik. Maalesef son afette bir kısmının yıkıldığını gördük.
Ama ruhsal dönüşümü ‘bina yıkılmaz endişesi’ üzerine kurarsanız, konuyu hiç anlamamışsınız demektir. Deprem ya da afet olmasa bile bir şehrin dönüşümü yaşanabilirlikten sürdürülebilirliğe kadar bir takım özellikleri içermelidir.
Eski binaları yıkıp yerine yenilerini yaparak kentsel dönüşüm yapmıyorsunuz. Sadece kaotik bir şehrin çökme olasılığını azaltırsınız. Ama kentsel dönüşümden hiç bahsetmiyorsunuz.
Kentsel dönüşümde altyapıdan ulaşıma, sosyal alanlardan toplanma alanlarına, eğitim kurumlarından hastanelere kadar her şeyi kapsayan sürdürülebilir şehirler hedeflemiyorsan, sen sadece bir inşaatçısın demektir.
Günün sonunda tanımı çok kızdıran yıllık gelir dönüşümü kavramını gündeme getiriyor. İnşaat ile mülkiyet arasındaki farkı bilmeyenlerin eski usullere göre kurallar koyup kendilerine göre uyguladıkları sistemlerde kentsel dönüşüm diye bir şey yok.
O ilin belediyesinin uzman ve bilim adamlarıyla yaptığı planları bir kenara atsanız, helikopterle seyahat edip bir havalimanı, yerleşim alanı tasarlasanız bilemem ve konuya ilginiz yoksa ‘olabilir’ denilebilir. bir kentsel dönüşüm ama cehaletle.
Yıl 2023… O kadar acı yaşandı ki. Hala kısa sürede inşa etmekten, binaları nasıl yapacağınızdan çok hangi zaman diliminde teslim edeceğinizden bahsediyorsanız, ortada sadece çarpık bir dönüşüm zihniyeti var ve tek çıktı israf ve acı.
Umarız ilginizi çekebilecek güzel bir içerik sunabilmişizdir.