Salı sabahı 6 ekonomist meslektaşım ve ben, İYİP Ekonomi Politikaları Başkanı Bilge Yılmaz tarafından kahvaltıya davet edildik. Söyleşinin basın kısmından önemli gördüğüm notları sizlerle paylaşmak istedim. Toplantıya katılan meslektaşlarımın isimlerini izinlerini almadığım için açıklamıyorum. Artık kendi el yazımı okuyamadığım için aktardığım notlar “hafızadan”. Eğer bir hatam olduysa toplantıya katılanlardan şimdiden özür dilerim.
Yılmaz ile daha önce küçük bir grupta konuşma fırsatım olmuştu. Bilgisi ve tecrübesi tartışılmaz ama bu arada siyasi kültürümüze de olumlu anlamda adapte olduğunu düşünüyorum.
CHP iktisat ekibi başkanı Faik Öztrak ve DEVA-Future kadrosunda yer alan iktisat kökenli isimlerle yakın ve samimi bir ilişki kuruldu.
Meral’in, Akşener Yılmaz’ı kabinede önemli bir ekonomik göreve getireceği izlenimi edinmiştim. Ayrıca Yılmaz, ekonomik konularda ittifak içi müzakereleri yürütebilir.
TCMB başkanı ve bürokrasideki kritik pozisyonlar için isimler hazır. TCMB’nin başına “daha önce Banka’da çalışan ve halen yurt dışında özel sektörde çalışan” bir uzman getirilecek.
Ekonomi bürokrasisindeki kritik kadroların liyakatinin yanı sıra geçmişte FETÖ bağlantıları irdelendi. Yılmaz, Millet İttifakı’nın YALNIZCA temiz geçmişe sahip kişileri atamasına büyük önem veriyor.
Ekonomi bu darboğazdan nasıl çıkacak? Yılmaz’ın niyeti, klasik IMF yardım anlaşmalarına benzer ancak Türkiye’nin koşullarına daha uygun kapsamlı bir istikrar programı ilan ederek Mart 2024 yerel seçimlerini beklemeden uygulamaya koymak. Yılmaz, iyi tanımlanmış ve tavizsiz bir istikrar programının cari açığı finanse etmek ve enflasyonu düşürmek için yeterli olduğuna inanıyor.
Bütçe istikrarı şart ama dar gelirli ve ihtiyaç sahiplerine yönelik sosyal yardımların artırılması da bir öncelik ve deprem giderlerinin bir kısmı ertelenemiyor. Bütçe istikrarı çerçevesinde karşılaştırma nasıl yapılacak? Milletimizi kasıp kavuran depremin ardından önce Ortak Politika metni revize ediliyor. Millet İttifakı’nın depremden kaynaklanan yeni ekonomik sorunları nasıl çözeceği bu belgede anlatılacak.
Ancak Bilge Yılmaz, yurt dışından gelen sermaye akımlarının, yurt içinde toplanan servet ve gelirlerin kalitesini artırarak giderleri karşılamaya hazırlanıyor. Ancak, “matematiğin işe yarayacağına” ikna olmadım. Yani öngörülebilir ve ertelenemez giderler, olası gelir artışlarını aşar. Zorunlu olmayan bütçe harcamaları öyle ya da böyle kısılacak diyebilirim. Öte yandan bu kapsamda BM ve AB’nin vaat ettiği yaklaşık 7,5 milyar dolarlık kredi ve hibe açığın doldurulmasında önemli rol oynayacak, ancak kamuoyunun bile 100 doları geçmemesini beklediği kaybın telafisi mümkün değil. Bu yöntemle milyar
Deprem finansmanı açısından, harcamaların 3-5 yıla yaygınlaştırılması ve büyük ölçüde uzun vadeli dış finansman sağlanması ilkesi kabul edilmektedir.
TCMB-BDDK’nın geçtiğimiz yıl döviz kurunu kontrol etmek için keyfi olarak uyguladığı kural ve kısıtlamaların tek adımda değil, zaman içinde eklenmesi tercih ediliyor.
Yılmaz, DİBS (ihrac) faizlerinin yükseleceğini biliyor ve ekip olarak yönteme hazır ancak detay vermedi.
Para politikası da sıkı tutulacak ancak Yılmaz, bir yandan TCMB’ye bağımsızlık vaadinin çelişkisi ile diğer yandan seçim öncesi faiz oranlarının çelişkisinin altını çizdi. Ancak şahsi görüşü, TCMB’nin “önden yüklemeli” bir parasal sıkılaştırma programı uyguladığı yönündedir. Daha önce bahsettiği yöntem şu: İlk adımda ekte çok sert bir faiz artışı ve 3 aylık enflasyon hedefi koyuluyor. Enflasyonun gerçekleşme hedefinin üzerine çıkması halinde ek sıkılaştırmaya gidilecek.
Yılmaz, Millet İttifakı hükümetinin dış politikadaki rasyonel yaklaşımları sayesinde AB’nin genişletilmiş ve yenilenen Gümrük Birliği müzakereleri için tarih alabileceğini ve bunun da büyümeyi canlı tutmak için büyük avantaj sağlayacağının altını çiziyor.
Yılmaz, Asya’dan kaçan tedarik zincirlerini oluşturan üretim tesislerinin Türkiye’ye taşınması konusunda oldukça iyimser.
Son başvuru tarihi yaklaştıkça KKM kapatılacaktır. Döviz kuruna müdahale yok ama Yılmaz TL’nin aşırı değerlendiğini düşünmüyor. TCMB, TL’nin daha fazla değer kazanmasını önlemek için döviz ihaleleri yoluyla döviz rezervlerini artırmaya çalışacak.
Yılmaz, bankaların TCMB-BDDK tarafından zarara uğratılmak zorunda bırakıldığını biliyor ve ABD ve Avrupa’da olduğu gibi iflasların önüne geçmek için detaylı çalışmalar yapılıyor. Bankalarımız kesinlikle ABD’de iflas eden 3 örnek kadar kötü değil ama artan bilanço risklerine katlanmak zorunda kalıyorlar. Sisteme verdiği zararı belirlemek için bağımsız bir stres testi gereklidir. Yılmaz’a göre, bankalardan alınan batık krediler muhtemelen BDDK tahminlerinin üzerinde, ancak sermaye yeterli.
Batık krediler, daha doğrusu çok uzun süredir ucuz ve yönlendirmeli kredilerde dolaşan, iş modelleri kâr getirmeyen “zombi şirketler” meselesi, tüm dünyada ekonomik istikrar için tehdit oluşturuyor. Yılmaz, makroekonomik ortam normale dönene kadar bu sorunun ele alınmasını uygun bulmuyor. Bir anlamda faiz, kur ve büyüme doğal yoluna girdikten sonra iflas eden şirketlere neşter atılacaktır.
GÖMLEK
Umarız ilginizi çekebilecek güzel bir içerik sunabilmişizdir.