Kişi başı ortalama geliri 30 bin dolar ve üzerinde olan, pandemi döneminde parası cebine giren ve maddi sıkıntı yaşamayan Avrupalıların yarısı faturalarını ödeyemeyecek olma endişesi yaşıyor.
Araştırmalar böyle söylüyor. Dediğini söylerken bile ister istemez insanın aklına geliyor: ‘Peki, Türk ne yapsın?’ Gelirde azalma var mı; orada. Nitekim araştırma, nüfusun yüzde 37’sinin birikimlerine yönelmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
Düşünün bir koleksiyonu var ve oradan karşılıyor. Üstelik başta enerji olmak üzere Avrupa’daki birçok ülke bedava yardım çekleri dağıtırken… Ama Avrupa’nın bu tablodan dolayı bizi kıskandığını düşünmek de gerçek bir yanılgı değil mi?
Hiç birikimimiz yok; hem kişi başı gelirimiz düşük; gerçek dışı bir enflasyondan aldığımız maaş artışlarıyla hem alım gücümüzü kaybettik, hem de cebimizdeki paralar günden güne eriyor; Senetler kimsenin umurunda değil ve icra sorunu had safhada olduğu için halk en azından kendi borçlusunu yapılandırmaya gidiyor.
Pandemi sürecinde hiç yardım yapılmadığı için yardım istenip karşılığında kredi verildiği için zaten kredi borcuna batmış bir insan topluluğu bugün 1.7 trilyon lira borçla borca battı ne yapacağını bilemez hale geldi. Yapmak.
Avrupalının endişelenmesi iliklerimize kadar yaşıyor; hatta faturaları kapatmak için birikimlerimizden kredi çekip borç para alıyor, durumu daha da kötüleştirerek sorunu erteliyoruz.
Yani tüm bu hesap birikimli ve indirgenemez bir biçimde karşımıza çıkacaktır. Bu bütçe açığıyla seçimden sonra halimiz ne olur bilemiyoruz. Şimdi asıl soru geliyor: İki popülasyon arasındaki farkı net bir şekilde ortaya koydum. Daha sonrasında:
25 yıldır proje denen ucubelerle ilgili faturaları ödeyememekten endişe eden Avrupalının önüne sen fatura koysan ne yapar? Yer hareket ediyor. Proje denen çılgın dumrul sistemini de alkışlamamız isteniyor.
Sonra açlık sınırının altında yaşayanlara, yine açlık sınırının altında yaşayanlara maaş zammı yapınca ‘bravo’ oylarının yükselmesini bekliyorlar. İnsanlarda biraz utanma olduğunu söyleyebilirim ama siyaset bize Avrupa’nın perişan durumda olduğunu anlatmaya çalışıyor. Ve bu bilgi çağında…
Peki başı dertte olan ve maaşını yükseltmek isteyen Avrupalı ne yapıyor? Arka arkaya vuruyor. Örneğin Almanya’daki grevleri ele alalım. Bu, 31 yılın en büyük ulaşım grevi… Demiryollarından havayollarına kadar her şeyi kapsıyor.
Avrupalı ne yapar? Bir orta yol bulmaya çalışır. Bizi kıskanacakları tek nokta bu mu? Çünkü berberler grevde olsa bile milli güvenlik gerekçesiyle iptal ediliyor. Arasına ne denir? Sofistike değişir. Nokta…
Umarız ilginizi çekebilecek güzel bir içerik sunabilmişizdir.