Ülkedeki (!) enflasyonu eritmeyi başaran Merkez Bankası, gıda fiyatlarından şikayetçi oldu. Mart ayı enflasyon değerlendirmesinde gıda fiyatlarının beklentilerin üzerinde yükseldiğine dikkat çekti.
Yalnız yemek mi? Hayır… Merkez Bankası’nın değerlendirmesinin kira, yemek hizmetleri, eğitim ve paket turlara etkisi olduğu kaydedildi. Gıda kaynaklı et fiyatları ise en çok altı çizilen ürünler arasında yer alıyor.
Çözüm bu… Ya sonra? Peki bir sonraki adımdaki genişleme nedir? Kenara umut yok. O zaman bazı sorular sormak mümkün hale gelir. Örneğin Merkez Bankası bu değerlendirmeden sonra TÜİK ile iletişime geçti mi?
Gıda fiyatları başta olmak üzere artırım kalemlerinin en çok ihtiyaç duyulan başlıklar olduğunu belirterek, enflasyon sepetinde düzenleme düşünüp düşünmediğini sordu.
Bu, bu kadar yüksek bir yaşam maliyeti ile enflasyon oranının nasıl düştüğü hakkında bir tartışma başlattı mı? HAYIR. O zaman amaç gerçek enflasyonla mücadele etmek, vatandaşı rahatlatmak mı yoksa istatistiklerde düşük mü olmak?
Enflasyon sepetinde yiyecek ve içeceklerin ağırlığı yüzde 25,4. Dikkat çeken ikinci tapu olan konut oranı ise yüzde 16,3. Ama giderlere bakarsanız, yiyecek ve barınma tahmini yüzde 60’tan fazla bir paya sahip. üzerinde olduğunu rahatlıkla söylemek mümkündür.
Enflasyon sepetinde giderlerin gelirlere oranının yarısı kadar ağırlık olması normal mi? Madem bu normal değil, Merkez Bankası Mart ayı enflasyon değerlendirmesinde neden bu konuyu ele almıyor?
Fotoğrafa daha yakından bakalım. Ülkede asgari ücretle çalışanların sayısı çalışan nüfusun yüzde 45’ini geçiyor. Ayrıca biraz daha fazla yüzde 65’e ulaştığı biliniyor.
ENAG hesaplamalarına göre 8 bin 500 TL olan asgari ücretin alım gücü açısından yılın üçüncü ayı itibarıyla değeri ne oldu? 6 bin 911 TL? Yaklaşık aşınması yüzde 20’dir. Bu oran, Tüketiciler Birliği Federasyonu’nun raf enflasyon anketine tekabül ediyor.
Bunu açlık eşiğine gelinen nokta ile kıyasladığınızda yüzde 30’luk bir çöküş yaşanıyor. Paranın satın alma gücü aracılığıyla ülkedeki enflasyon hakkında bilgi verir. Yani yıl için yüzde 50 enflasyon açıklanırken, gelirdeki düşüşe bakarsanız üç ayda enflasyon yüzde 30.
Merkez Bankası bunu da sorgulamıyor mu? İstanbul’da yaşam maliyeti araştırmasına göre İstanbul’da 4 kişilik bir ailenin 31 bin 788 TL’ye mal olduğu ve bunun yoksulluk sınırı olarak kabul edildiğinden bahsetmiyorum bile.
Bu da yetmez, bir veri daha paylaşayım. TÜİK’in Mart 2023 enflasyon açıklamasına göre gıda ve içeceklerdeki yıllık artış yüzde 68. Birkaç gün sonra DİSK-AR sadece yoksullar için gıda enflasyonu açıkladı. İlişki; yüzde 100.2
Şimdi tüm bunları bir araya getirdiğinizde onlarca örnek eklemek mümkünken tam da bunlarla ilgili şu soruları sormak gerekmiyor mu? Enflasyonda gıda fiyatları belirleyici ise neyi sorguluyorsunuz ve enflasyon nasıl düşüyor?
Bu büyük yoksullaşmayı görmezden gelip, enflasyonu kağıt üzerinde yeterince azaltılamamakla mı karıştıracağız? Ah doğru; Ah vatandaş yok mu? Sanki yemek yememiş… O da yetmiyor. Kışın ortasında tatile gidiyor, çocukları okula gönderiyor, üstelik her gün dışarıda yemek yiyor ve zorla yüksek kira ödüyor. Elbette enflasyon istenildiği kadar düşürülemez.
Umarız ilginizi çekebilecek güzel bir içerik sunabilmişizdir.