1980 sonrası kurulan sıcak paraya dayalı sistemle Türkiye 500 milyar dolar borca batmıştı. Kılıçdaroğlu’nun Londra’da faiz lobisiyle görüşmesinin ardından şimdi de ‘sıcak paracı’ Cumhurbaşkanı Mehmet Şimşek’le kucaklaştı…
Seçim sonrası ekonominin kaynak ihtiyacı ülkenin en acil sorunlarından biri olacak. Nedenlerini daha önce söylemiştik. Bu kaynak ihtiyacını karşılamak için hem iktidar hem de muhalefet ülkenin potansiyeline güvenmek yerine elini dışarıya açmıştır. 2018 yılında hükümet, sıcak paraya dayalı ekonomik modelin iflasını ilan ederek, depremin yol açacağı yıkımın yaratacağı sıcak paranın kaynaklarına göz kırpmaya başladı. Günlerdir tartışılan Mehmet Şimşek’in durumu Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından 24 TV, 360 ve TV4 ortak canlı yayınında duyurularak, “Önümüzdeki dönemde ekonomi politikamızı daha da güçlendirmek için şimdiden ciddi hazırlıklar yapıyoruz.” Uzun yıllardır ekonomi yönetimimizde görev yapan Mehmet Şimşek kardeşimizin koordinasyonunda bir ekip bu yönde hazırlıklar yapıyor.Ayrıca Hazine ve Maliye Bakanlığımız, Merkez Bankamız ve diğer birimlerimizde yürütülen çalışmalar var. İnşallah seçimden sonra tüm bunları bir araya getirerek ekonomi politikamızı güçlendirerek yolumuza devam edeceğiz.” sözleriyle aydınlattı.
Hazine ve Maliye Bakanlığı bünyesindeki kaynaklarımız, seçim sonrası ekonomide kadroyu güçlendirmek için bir çalışma yapıldığını doğruladı.
300 MİLYARI KİM BULDU?
Aynı zamanda HaberTürk canlı yayınında konuşan CHP Genel Başkanı ve 6+1’lerin cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, “Türkiye zengin bir ülke. Nerede kaynak yok? Siz gidin kurtarın. Ben 300 getireyim.” Milyar dolar temiz para bu ülkeye Çink IMF git dileniyor gibi değil Bize gelelim mi diyecekler Evet o yatırımı yaparsa gelir İstihdam yaratırsa gel benim Kılıçdaroğlu kaynakları nereden bulacağını net olarak ifade etmese de 6+1 Masası’nın ekonomi kadrolarının amacının yurt dışından sıcak para çekmek olduğu açıkça görülüyor.
Kılıçdaroğlu’nun açıklamasını eleştiren ekonomist Dr. Baki Demirel, Twitter’dan yayınladığı mesajda, “Dış kaynak olmadan kalkınamayız, dışa bağımlı ekonomi anlayışı devam ediyor. Bu büyüklükteki sermayeyi hangi gelişmekte olan piyasa ekonomisi çekiyor? 3- Politika açısından son nokta” dedi. gelirler artmadan ve talep beklentileri yükselmeden sıcak parayı çekmek 2018’den daha kötü olacak.” söz konusu.
1,5 MİLYAR DOLARLIK AKIM
İki tarafında iştahını kabartan açıklama İngiliz bankası Barclays’ten geldi. BloombergHT.com’da yer alan haberde şu bilgilere dikkat çekildi:
Barclays analistlerine göre, önümüzdeki yıl, halihazırda önemli miktarda fon girişi yaşayan ve repo ve tahvil gibi devlet tahvillerine yatırım yapan para piyasası fonlarına 1,5 trilyon dolarlık bir giriş olacak. İngiliz bankacılık analistlerine göre, bankacılığa duyulan güven krizinin ardından para piyasalarına kredi riski olmadan fon akışı büyük ölçüde devam edecek. Tüm para piyasası fonlarına park edilen para miktarı 29 Mart’ta 5,2 trilyon dolarlık rekor seviyeye yükseldi.”
HAZİRAN AYINDA İLAVE BÜTÇE
İstanbul Analytics’in ekonomist Atilla Yeşilada liderliğindeki haftalık bülteninde seçim sonrasına ilişkin senaryolar tartışıldı. “Kazanan hükümet en geç Haziran ayına kadar ek bütçe talep etmek zorunda kalacak. Kafamızdaki senaryolar bu bütçenin en az 300 milyar TL, belki 400 milyar TL olacağı yönünde. Parantez içinde belirtelim, Cumhurbaşkanlığı makamında ve TBMM’de kanuna aykırı çoğunluk karşıt kamplara giderse, ek bütçe çıkarılamaz ve siyaset felç olur. Bu senaryoda kurtta patlamayı önlemenin çok zor olacağını da vurgulayalım.” söylendi.
Ayrıca, “Yılın ikinci yarısında kısılması zorlaşan açığın nasıl finanse edileceği çok ciddi bir soru işareti.” “Devamı Şu anda marjinal mevduat faizinin yüzde 35’e ulaştığını okuyoruz. Politika faizinin yüzde 40’ın altında açıklanması pek inandırıcı değil. Yüzde 40 faiz oranlarına rağmen enflasyon beklentilerinin bir anda çıpalanacağını hayal etmek de güç. Yeni TCMB yönetimi yıl boyunca parasal sıkılaştırmaya devam etmek zorunda kalabilir.” tahmin yapıldı.
VARIŞ OLAYLARI?
“Yeni hükümet ve toplum pahalı seçimlerin bedelini ödeyecek. Ancak bu dengeyi sağlamak oldukça zordur. Toplumun bir bedel ödemesi, Mart 2024 seçimlerinden önce siyasi intihar demektir, bu da çok yüksek faiz oranları ve kapsamlı bir sübvansiyon paketinin siyasi olarak neredeyse imkansız olduğu anlamına gelir.” Açıklamaların yer aldığı piyasa notunda ayrıca şunlar kaydedildi: “Son vaatlerden sonra harcamalardaki kısıntı da zorlaştı. Yeni hükümetin tek çözümü, ikili finansman ihtiyacını derin bir durgunluğa yol açmadan, finansal istikrarı bozmadan, uluslararası yatırımcıların güvenini sağlayacak bir isim ve programla çok ihtiyaç duyulan kredibiliteyi sağlayacak şekilde finanse edebilmektir. Görüştüğümüz Türk işadamları ve yabancı fonlar dolar/TL’de 24-25 seviyelerine yükselişi neredeyse kaçınılmaz olarak ifade ettiler. Ani ve sert bir kurda sıçrama olasılığını kabul etsek bile, bunun kalıcı olacağını hayal etmekte zorlanıyoruz.
Öncelikle yaz aylarında akacak olan turist gelirinin ortasında TL’ye karşı tavır almak cesaret ister. Morgan Stanley raporunda, DİBS faiz oranları yükselmezse yabancı yatırımcıların Türkiye’de pozisyon almaktan çekineceğini söylese de, fırsatçı ve yeni hikayelere hızlı yatırım yapan fonların piyasaya girişte döviz elde etmesinin çok mümkün olduğunu düşünüyoruz. finansal sistem. . Döviz kurundaki şokun uzun sürmeyeceğini düşünmemizin bir diğer nedeni de dolar/TL’nin 24-25’e çıkması durumunda SWAP piyasasından büyük miktarda yabancı girişinin olması ve geri dönmek isteyen mudiler için. yabancı para çekilecek. Özetle geçtiğimiz hafta 2 faktörün öne çıkması seçim sonrası ekonomik istikrarı zorlaştırdı. Birincisi çok pahalı seçim vaatleri. İkincisi, liderliğini Kılıçdaroğlu’nun yapacağı ama AKP-MHP’nin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni abluka altına alacağı bir siyasi senaryo şeklini alıyor.
NEOLİBERAL POLİTİKALARIN PENÇESİNDEN ÇIKIN!
“Türkiye’nin seçim tüneline girme riski var!” Politik Yol’da yayınlandı. “Türkiye’nin kalkınma politikalarına ihtiyacı var ve küresel gelişmelere bakıldığında tren kalkmak üzere. Türkiye, kendisini dışa bağımlı kılan neoliberal politikaların pençesinden kurtulmalıdır.” Ekonomist Arda Tunca, “Türkiye ekonomisindeki koşullar, bireyler ve şirketler için yoğun bir sis oluşturuyor. Gelecek belirsizlikler içeriyor. Belirsizlik, ekonominin her kesimi için plan yapamamak demektir. Yatırım, tasarruf ve tüketim kararları almak ancak çok zor olabilir. Mevcut koşullar altında kısa vadeli.” mesajı verdi.
“Cumhur İttifakı’nın seçimleri kazanmasıyla sürdürülemez ekonomik gidişatın toplumu doğrudan etkileyen ve olumsuzlukların şiddetini artırarak verilere yansıyacağını görmemek mümkün değil.” Görüşünü dile getiren Tunca, şu tespitlere dikkat çekti: “Bu nedenle Cumhur İttifakı’nın seçimlerden galip çıkması toplumun çeşitli kesimlerinde tepkilere yol açacak veya var olan tepkilerin dozunu artıracaktır. Bu tepkilerin Cumhur İttifakı yönetiminde otoriter bir yönetim tarzıyla bastırılacağını görmek elbette zor değil. Millet İttifakı altında ekonominin olumlu yönde ilerleyeceği beklentisi olacaktır. İttifak seçimi kazansa bile bir süreliğine bir rahatlama havası hakim olabilir. Türkiye’nin ortodoks politikalara dönmesini bekleyen yabancı sermaye, bir süredir Türkiye üzerinden seçim senaryoları analiz ediyor ve yeniden Türkiye’ye girmek için havayı kokluyor.
Yazarın izniyle Aydınlık.com.tr’de yayımlanmıştır.
https://www.atillayesilada.com/
Umarız ilginizi çekebilecek güzel bir içerik sunabilmişizdir.
