Bana göre geçtiğimiz haftayı karakterize eden en önemli konu ekonominin eski patronlarından Mehmet Şimşek’in göreve davet edilmesi ve iki kez reddedilmesi ardından koordinasyon vurgusu ile konunun örtbas edilmesi oldu.
Reel ekonomiye pek inanmayan, finans piyasalarına odaklanmış ve bugün gelinen noktada önemli izleri olan bir isme dönerseniz iyi okunmalı ve sonuçları iyi analiz edilmelidir.
Öncelikle günümüz ekonomik tablosunda etkisi olduğunu hatırlatmak ve umut olma ihtimali içinde en yanlış tercihlerden biri olduğunun altını çizmek istiyorum.
Cari açık artıyor mu azalıyor mu doğru diyebiliyorsanız, reel sektör ihtiyaç duyduğunda finansörlere yönelseniz, tüketim ekonomisini genişletiyorsanız, 2007’de New York’ta yaptığı bir konuşmada bunu ortaya koysanız. . Ülkede milliyetçiler ile küreselciler arasında bir savaş olduğunu söyleyip “tabii ki küreselin yanındayız” diyorsanız umutlu olamazsınız.
Öte yandan kendisinin konu hakkında günümüz ekonomi yönetimine göre daha bilgili olduğunu söylemek isterim ama bunun yetersiz olduğunu da ifade etmek isterim. Reddinin artık mevcut anlayışla kurtarılabilecek bir şey olmadığının ve bu koşullarda sıcak para bulma zemininin olmayacağının da farkında olduğu da açıktır.
Aslında bu bakış açısına, yaklaşıma ve sisteme kimi getirirseniz getirin sonuç alamazsınız. Bu nedenle Türkiye eski sistemine dönülmesi, kuvvetler ayrılığının esas alınması ve ekonomiden hukuka kadar her şeyin yeniden düzenlenmesi gerektiğini savunuyor.
Ancak Mehmet Şimşek’in daveti mevcut ekonomi yönetimi açısından iyi okunmalıdır. Birincisi, şimdilerde başarı olarak nitelendirilen uygulamaların tam bir fiyaskoyla sonuçlandığı itiraftır.
Mevcut ekonomi ekibinin bu işi yapamayacağı ve fedakarlık yapıldığı tespitidir. Bu, döviz korumalı denilen bir bankacılık ürününün ekonomik program olarak satılamayacağının açık bir kanıtıdır.
Seçimden sonra mevcut iktidar devam etse bile anlayışın 180 derece değişmesi gerektiğinin göstergesidir. Bu, ‘faiz oranları düştükçe enflasyon düşer’ tezinin tamamen çöktüğüne ve etkisiz olduğuna dikkat çekiyor.
Mehmet Şimşek’in itirafı şu anda ekonominin resmen başıboş olduğunun göstergesi. Bir düşünün ekonomiyi tüm otoritelerle yönetiyorsunuz, her şeyin yolunda olduğunu söylüyorsunuz ama sizin yerinize karar verecek kişiyle açıktan açığa tartışılıyor ve daha kötüsü reddediyor.
Bu şartlar altında çalışmaya devam edecek misiniz? Ya o an istifa edersin ya da bu hükümetin yaklaşımındaki gibi bulunduğun yerden af dilersin. Bunların her biri iç meselelerle ilgili olduğu için ayrıntılara girmeyeceğim.
Ama bizi ilgilendiren, bu ekonomik sistemin çalışmadığının anlaşılmış olması, paranın bulunamayacağı ortaya çıkmış ve büyük aksaklıkların yeni bir kadro ile yönetilmesi gerektiğini göstermiştir.
Mehmet Şimşek bunun için doğru isim mi? Ben öyle düşünmüyorum. Ama bu seçimden sonra talimat verdiğinde kimin kazanacağı, neyi tercih edeceği tartışılacaktır. Seçimin sonucunu hiçbirimiz bilmiyoruz. Ancak tavır, ekonomideki uygulamada son düdüğün çalındığının açık ifadesidir. Gerisi boş.
Umarız ilginizi çekebilecek güzel bir içerik sunabilmişizdir.