Türkiye seçime giderken siyasi tartışmalar da kızıştı. Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 300 milyar dolar temiz para sözü vermesi AK Parti’den tepkiyle karşılandı. AK Parti’nin ekonomi kadrolarından Nurettin Canikli, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nu yersiz sözler vermekle suçladı. Canikli, Kılıçdaroğlu’nun ahini de Türk tarihinin en ünlü dolandırıcılarından biri olan Sülün Osman ile özdeşleştirdi.
17 Nisan’da İstanbul Finans Merkezi’nin bankacılık bölümünün açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun seçimi kazanması halinde Türkiye’yi IMF’ye bağımlı hale getireceğini iddia etti. Bir gün sonra Afyonkarahisar’da konuşan Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nu “Londra’dan para çalmak” ve “emperyalistlerin Truva atı” olmakla suçladı.
karar gazetesi yazarı Taha Akyol Faizi kimin ödediğini, emperyalistlerden kim dilendiğini yazdı. İşte Taha Akyol’un “Erdoğan’ın Emperyalizmi Yeni Keşfi” başlıklı yazısından önemli paragraflar:
Cumhurbaşkanı Erdoğan son dönemde ’emperyalizm’ kelimesini çokça kullanıyor. Tabii ki muhalefeti suçlamak.
Çünkü muhalefet “hain, korkak, terör işbirlikçisi”dir. Nitekim ülkemizin saygın iktisatçıları ve hukukçularının hazırladığı Altı Tablo raporları “dışarıda hazırlanıp ellerine teslim edildi!” Erdoğan muhalefeti emperyalizme bağlamakta geç bile kaldı!
Erdoğan, iktidarının ilk on yılında ülkemizi ekonomik ve siyasi olarak güçlendirdi. Erdoğan, 2001 yılında Kemal Derviş’in IMF ve Dünya Bankası desteğiyle uyguladığı reformları devam ettirmiş, Avrupa Birliği’nin talep ettiği reformlarla da güçlendirmiştir. Ülkeye 200 milyar doları aşkın yabancı yatırım geldi. Erdoğan’ın dilinde ne “emperyalizm” ne de “dış güçler” vardı.
Türkiye doğru yöndeydi. Ancak…
ERDOĞAN OLARAK YENİ
2014 yılı civarından itibaren Erdoğan iktidar tutkusuyla “düzenlenmiş piyasa ekonomisi”, ekonomi falan yerine “ekonomiyi ben yönetirim, ben” sistemine yöneldi.
Ali Babacan, Mehmet Şimşek gibi ilkeli ve reel iktisatçıların yerlerine Berat Albayrak ve Nebati’nin gelmesi, Merkez Bankası’nda “biz”lerin atanması bu eksen kaymasının somut göstergeleridir.
Yeni eksen Erdoğan’ın şahsıdır.
Kendi politikaları nedeniyle ekonomi gerilerken, “dış saldırı” bir yiğitlik olarak kullanıldı… Bugünlerde bu hale geldik.
LONDRA AYIRICILAR
Bugün Erdoğan “Londra tefecileri” diyor. Ancak Mayıs 2018’de Londra’ya giderek uluslararası yatırımcıları Türkiye’ye davet etti. Ancak, “sebebi faiz” dediği de aktarıldı ve Reuters “uluslararası yatırımcılarda şok ve dehşet” bildirdi. (16 Mayıs 2018)
O gezide bulunan Mehmet Şimşek, yaşananları derin bir üzüntüyle anlattı.
Erdoğan daha sonra Berat Albayrak ve Nurettin Nebati’yi defalarca Londra ve Washington’a gönderdi.
Amerikan firmalarını Beştepe’de tanıttı. (18 Eylül 2018)
Ama ülkedeki yasal düzen, politize olmuş kurumlar ve Merkez Bankası sistemi yatırımcıda güven oluşturmadığı için gelmediler.
Sorun emperyalizm değil, yatırımcıya güven vermeyen politikalardır.
KULLANICI İLGİSİ
Bugün Erdoğan hükümeti uluslararası piyasada 9-10 dolar faizle borçlanıyor! Bu gerçek kredi faizidir.
prof. Bilge Yılmaz, “Yunanistan bugün 1000 dolar borç almak için yıllık 41 dolar faiz ödeyecek. Biz 1000 dolar borç almak için 97.5 dolar faiz ödüyoruz.” (14 Ocak 2023)
Düyun-u Umumiye’nin dış borca ödediği faizin yüzde 4-5 civarında olduğunu çok yazdım.
Kılıçdaroğlu 300 milyar dolarlık yatırım getirebilecek mi?
Millet İttifakı iktisatçılarının hazırladığı “Mutabakat Zaptı”ndaki yasal ve kurumsal reformlara bağlı.
Nasıl ki Özal ve Derviş reformları o dönemlere göre önemli miktarda dış kaynak getirdiyse…
Umarız ilginizi çekebilecek güzel bir içerik sunabilmişizdir.