Bu işin ana finansmanı, “piramit zinciri” olarak tanımlanabilecek kamu harcamalarının fazla kısmının, sosyal devletin sorumluluğunda, ek vergilere gerek kalmaksızın yeniden yönlendirilmesidir.
Düzeni değiştirmeyi hedefleyen CHP’nin milletvekili adayı olarak “sahaya” çıkmak çok güzel bir deneyim. Makroekonomik veriler olarak takip ettiğimiz yoksullaşmanın, kent merkezinden çevrelerine yayılan alanda ne ölçüde kıtlığa dönüştüğünü gözlemlemek kısa sürede öğretici olacaktır.
Narkotik ilişkilerinin sokak karşılığı; Yoksulluğun çaresizliği içinde en ucuz ve en aşağılık uyuşturucu türlerinin insan hayatına neler yaptığını görmek bir o kadar şok edici.
En çarpıcı gerçek ise AKP’nin yarattığı bu ekonomik koşullarda en çok çocuklar ve kadınların mağdur olması. Kadın işsizliği yeni değil ama sefaletin boyutu yeni. Erkeklerin işsizliğin baskısı altında kaldıklarında bırakın ailelerine bakamaz hale geldiklerini söylemek mümkündür.
Bu açıdan bakıldığında, finans piyasalarını yeniden rayına oturtmak, Millet İttifakı’nı bekleyen “en kolay” iş. Türk Lirası’ndaki ikili ve üçlü kurları, yetkin, güven verici ve işini yapmaya istekli, tanınmış kadrolar eşliğinde, yüksek enflasyona uygun para politikasına aktarmak doğru bir başlangıç noktasıdır. Akıl almaz, iktisat kitaplarında yeri olmayan, kıtlığı körükleyen Yeni Ekonomi modelini devam ettirmek adına yaratılan piyasa yasağını geri almak doğal akışını izleyecektir.
Enflasyonun düşürülmesi ve bir refah duygusu yaratılması daha zor bir süreçtir. Bu süreçte aynı zamanda aşılması gereken başka zorlu ve uzun yollar da vardır. Örneğin, kamu sektöründe yolsuzluğun hızlı bir şekilde tespit edilmesi ile yasal süreçlerin başlatılması. Türkiye Varlık Fonu bünyesindeki şirketlerin yeniden yapılandırılması. Tüketime dayalı sürdürülemez büyüme modelinden küresel kalkınmaya uyumlu üretim modeline geçiş. Tarım sektörünü ve çiftçiyi yeniden hayata döndürmek. Deprem tecrübemizin ardından yaraları sarmak, sadece etkilenen bölgede değil, Türkiye genelinde afete dayanıklı şehirleri yeniden inşa etmek. Şeffaf, hesap verebilir, hedefli ve ölçülü kamu harcamaları. Vergi toplama ve harcama döngülerindeki temel değişiklikler. Sektörel yeniden yapılanma. Daha birçok başlık sıralamak mümkündür.
Peki açlıkla mücadele eden, yetersiz beslenme ve yetersiz sağlık koşulları nedeniyle geleceği kararan milyonlarca çocuk, kadın, işsiz genç ve yaşlı bu süreçte ne yapacak?
Elbette ekonomi politikasında doğru yönde atılan her adım, refahı artıracak ve dağılımını iyileştirecektir. Ama bahsettiğimiz milyonlar bu süreci bekleyemez. Bırak süreci, bu geceyi atlatacak çareleri yok gibi.
Refah devletini yeniden hayata döndürecek acil, ölçekli, sürdürülebilir, tarafsız, insan onuruna ve kamu desteğine ulaştırılması CHP ve Millet İttifakı’nın öncelikli planlarından biridir. İşin sevindirici yanı, yaşam hakkını zedeleyen açlığı yaratan iktidar partileri dışındaki tüm muhalefet partilerinin bu konuda hemfikir olmasıdır.
Bu konuda CHP’nin ‘Aile Yardımları Sigortası’nın açıklanmasında ve detaylarının tartışılmasında büyük yarar var. Türkiye’nin gündemi yaşadığımız deprem sonrası temizlememiz gereken bir bölge ve Türkiye geneline yayılan yakıcı bir açlık ve yoksulluk var.
Adı “Aile Destekleri” olarak anılsa da planlanan sistem, ailenin bireylerden de oluşabileceği gerçeğinden hareketle tüm haneleri temsil eden bir kavramdır.
Hedef şu anki Türkiye için çok önemli: Hiç geliri olmayanların, asgari ücretin altında geliri olan herkesin maaşının asgari ücrete tamamlanması.
Doğumdan ölüme kadar her Türk vatandaşının sosyal güvencesi. Bu işin ana finansmanı, “piramit zinciri” olarak tanımlanabilecek kamu harcamalarının fazla kısmının, sosyal devletin sorumluluğunda, ek vergilere gerek kalmaksızın yeniden yönlendirilmesidir.
Sayın Hacer Foggo’nun ortaya attığı “Hiçbir çocuk yatağa aç gitmez” sözünün arka plan tamamlayıcısıdır. Bu, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün 1971’den bu yana eksik olan ve yasal olarak Türkiye’nin imzası olan Sosyal Güvenlikte Asgari Standartlar Sözleşmesi’nden bir adım, daha doğrusu “eksik bırakılması tercih ediliyor”.
Hizbullah kökenli Hüdapar ortaklığıyla ilan edilen AKP’nin 21 yıldır kadınlardan aldığı hakların kalıntılarını birer birer yok etmek istediği bir seçim ortamındayız.
“Aile Destekleri” projesinin önemli hedeflerinden biri de mevcut iktidarın maddi ve manevi olarak zayıflatmaya çalıştığı kadına daha fazla güç vermek. Kadının gücü elbette eğitimden, toplumsal hayata katılarak ayakta durabilmesinden ve hukuk önünde eşit haklara sahip olabilmesinden gelir. Ancak bu yöndeki gelişimin de bir süreci gerektirdiği açıktır.
Aile Destekleri projesi, planlandığı gibi, işi ev hanımlığı olan ve geliri olmayan milyonlarca insanın hayatını güvence altına almayı da içeriyor. Sigortadan anlamamız gereken tam olarak “sigorta”dır. Sosyal devlet niteliğine uygun ve kadının ezilmesini değil varlığını sağlamayı amaçlayan bu sistemde sağlanan destek, kadının aileyi emanet etmesi hesaplarında güçlenecektir.
Bugün, seçime 17 gün kala, sahaya çıktığımızda gördüğümüz kadın ve çocukların yoksulluğu, çaresizliklerini hızla aşmak için en büyük adımı atacak, devleti ve ihtiyaç sahibi bireyleri en adil koşullarda buluşturacaktır. İsteğe bağlı TL hesabı olarak, özellikle opsiyona bağlı hesaplar olarak. Tek farkın gelir düzeyi olduğu bir düzen yaratarak çaresiz milyonlara ulaşmak ve onları AKP döneminin yarattığı yıkıntılardan hızla diriltmek.
Engellilerin sosyal hayata katılım imkanlarının şansları olmadıkça açık olmadığı günümüz Türkiye’sinde engelli veya yaşlıya evde bakmak zorunda kalan ve çalışma hayatına giremeyen milyonlarca kadının sosyal güvenlik primleri ödenmiyor. devlet tarafından ödenecek ve emeklilik hakları sağlanacaktır.
Sigortalı ailelerin çocukları için anaokulları ücretsiz olacak. Burslar ilkokul, ortaokul, lise ve üniversite öğrencilerine verilecek. Ücretsiz konaklama sağlanacaktır. Boşanmış kadınlar ev kiralarını, mobilya masraflarını ve çocuk bakım ihtiyaçlarını Aile Yardımları sigortasından karşılayacaktır.
Bir kadının çocuğunu bırakabileceği güvenilir ve devletten maaşlı bir kreş, boşanırsa bir yuva ve gelir bulması durumunda hayata karşı tavrının nasıl değişeceğini bir düşünün…
Sokakta konuşurken en çok sorulan taleplerden biri zaten dar gelirli ailelerin işsiz çocukları için iş bulma telaşı. Bu ailelerin çocuklarını ancak AKP’li olduklarını “ispatladıkları” takdirde çeşitli kamusal alanlarda çalıştırabilmeleri, aksi halde çaresizlik içinde kalmaları.
Bu, dünya görüşü ne olursa olsun gerçekten ihtiyacı olanların sigorta kapsamına alınarak Aile Destek Sigortası’ndan yararlanacak kişilerin belirleneceği yepyeni bir ekonomik düzenin önemli bir habercisidir. Kamu işçisi olarak istihdam edileceklerin ağırlıklı olarak Aile Destek Sigortası kapsamındaki ailelerden seçilecek olması, bu kesimlerin yaşamla emekleme arasındaki farkı belirlemesi için yeterince önemlidir.
Cumhur İttifakı’nın sona ermesiyle Türkiye ekonomisi toparlanma yoluna girecek. Hukuk ve özgürlükler alanında çağın yakaladığı değişimlerle birlikte ekonomide atılan adımlar daha da etkili olacaktır. Açlığı bitirmek önemli ve değerli bir hedeftir. Yoksulluğu azaltmak aslında ömür boyu sürecek bir mücadeledir.
Günümüzde bu süreçler arasında sıkışan yaşamları hafifletmek kritik öneme sahiptir. Sokaklarda gördüğümüz açlığı bastırmanın araçlarını süratle yaratabilmek, seçim sonrası başlayacak umutlu günlerin ilk adımı. Refah devletini ayağa kaldırmak ve sosyal yardımları sistematik hale getirmek, geleceği bu kabusa çevirecek ve geride bırakmak üzereyiz.
Yazarın izniyle Politikyol.com’dan yeniden yayınlanmıştır.
Umarız ilginizi çekebilecek güzel bir içerik sunabilmişizdir.